"Enter"a basıp içeriğe geçin

Sömürücülerle savaşın – Çetin Altan

Gazetecilikte yirmi yıl… Milliyet’te Babıali tarihinde göremeyeceğimiz en liberal yazıları yazarak mutlu altı yıl geçirdim. Kalemimle hayatımın en güzel anılarını oradaki tüm arkadaşlara borçluyum. Onlar hakkında fikir ayrılığı nedeniyle bozuldu. Hangi tarafın haklı olduğunu zaman gösterecek.
* * *
Akşama gelince. Bu akşam üçüncü kez ziyaret ediyorum. İlki 1952’de, ikincisi 1957’de. İmkanımız olsa eski fotoğraflara bakıp hüzünlü bir gülümsemeyle anlatırdık o hikayeleri.
Aslında ilkeli bir karar olarak Babıali gazeteciliğine olan tüm ilgimi kesmeyi düşünüyorum.

Babalı basını tüm ihtişamına ve süsüne rağmen Türkiye ve dünya gerçeklerini kamuoyuna duyurmamak, fakir bir ülkenin talihsiz insanlarını neden bu durumda oldukları konusunda uyandırmamak için elinden geleni yapıyor.
Öte yandan, sadece geçimimi sağlamak için değil, insanların çıkarlarını savunmak için yazar olmayı tercih ettim. Bu konuda yerli ve yabancı sermaye gruplarının binlerce deresinden su çekerek kukla kafa yapmaya çalışan, halkı sömürmeye meyleden ve rant elde eden papilli basına bu konuda kolay kolay katılmam mümkün değil. Böylece. Nitekim, Papili basınının ruhani afyon enjeksiyonuna devam etme arzusundan bıkmaya başlayan toplum yapısı, ülke çapında küçük gazetelerle gerçek ve ulusal bir baskıya yönelme eğilimindedir.
Türkiye büyük tehlikelere doğru kayıyor. Petrol ve madenlerinin, iç ve dış politikasının, yaygın gazetelerinin ve stratejik alanlarının uluslararası kapitalist denetime tabi tutulması arzu edilir. Buna ne pahasına olursa olsun karşı çıkmak vatani bir görevdir.
Öte yandan papilli matbaa, eski mütareke matbaasının gösterdiği gibi, birkaç elmas kalem dışında gerekli tepkiyi göstermiyor. Anayasa’da yer alan basın özgürlüğünü gerektiği kadar kullanmıyor, kullanmak isteyenleri kıstırmaya çalışıyorsunuz. Çünkü, aslında, bir papili matbaasının özgürlüğü, iki satırı birleştiremeyen ve evinde üç kitabı olmayan birkaç makine sahibinin özgürlüğüdür. Bütün yazar ve düşünürler ancak izin ve özgürlükleri çerçevesinde seslerini duyurabilirler. Ve bunu hiçbir yerde, hiçbir şekilde eleştiremezler. Aksi takdirde, sürekli açlık tehdidi boyunlarına yapışır. Devleti yönetenler de bu fiili durumu görmezden gelmeyi ve birkaç makinecinin safına geçerek kişisel propagandalarını sürdürmeyi tercih ediyorlar… Dördüncü kuvvet denilen basın kuvveti, azınlığın gizli ve kral gücüdür. Türkçe makine sahipleri. Düşünce ve siyaset. Tüm meseleleri su yüzüne çıkaracak gerçek demokrasiye, gerçek düşünce özgürlüğüne yüzde yüz karşıdır.
Böyle bir baskıyı kabul etmeye niyetim yok. Yapmak istedikleri anakronik şantajlara vereceğim cevaplar, bizim gazetecilik tarihimizde onlar için bir utanç olarak kalacak… ve öyle kalacak çünkü biri hariç hiçbirinde küstahlık ve asalet yok. Ülkenin ekonomik çıkarlarını korumak. Bunun nedeni ise yerli ve yabancı sermaye grupları ile olan ilişkileridir. Bu nedenle yabancı şirketlerin Türkiye’deki yatırım ve kar oranlarını yazamazlar. Bu yüzden 35 milyarı 29 buçuk Türk bölüştürürken, 25 milyarı beş yüz bin kişinin elinde tuttuğunu gösteremiyorlar. Bu nedenle Başbakanlık koltuğuna takılan Karagöz çubuğu gibi yabancı kancalarda bulunan ürünün markasını net bir şekilde belirtmiyorlar.

Komünist diye ortaya koyduklarına iftira atmaktan başka bir şey yapamıyorlar. Gerçekleri saklamaya çalışmak, ekonomik meselelere derinlemesine değinmeden siyasi eleştirilerle vakit geçirmek, ilginç yazılarla bezdirici belediye polemikleri icat ederek kasalarına para üstüne para doldurmaya çalışmak.
Böyle bir ortamda, kimsenin bilmediği bir baskı altında, para için yaşama korkusuyla yazar gibi davranmaya çalışmak giderek daha aşağılayıcı hale geldi.
Bu akşamki çaba, Bâbıâli ile yaptığım mübadeledeki iyi niyetimin son sınavı. Bundan böyle, yazarların, düşünürlerin ve ülkelerini gerçekten sevenlerin birkaç kişinin kölesi olmadan özgürce yazabilmeleri için gerekeni daha birçok ve daha etkili yollarla yapmaya çalışacağım.
Küçücük bir kalemin kutsallığını, Kabe’yi kalbinde taşıyan bir dervişin sonsuz sevgisi ve inancıyla Türel milletine ve gazetecilik tarihine karşı gürültülü çarklara karşı savunacağım…
Ve yaşarsam başaracağım, başaramasam da…

Çetin Altan – Sömürücülerle savaşın

www.dunyalılar.org

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir