medyauzmani.com
Varoluş Kahvaltısı – Erol Enar – Gündem Haberleri

Varoluş Kahvaltısı – Erol Enar

sevgili uzak

Bir süre önce bir arkadaşımla Kızılay’da biraz yürüdükten sonra oturup bir şeyler içmeye karar verdik. Caranville Caddesi’nde yürürken biraz ileride bir “Kafka Kafka” tabelası gördük. Arkadaşıma “Bak ne güzel, gel Kafka’da kahve içelim” dedim. ben dedim. Ama kafeye yeni girdik ve anladık ki mekanın asıl adı Kafka Kafka değil Cafe Kafka. Garsona “Biz buraya Kafka’lar olarak geldik ama bu Kafka” dedi. dedim gülümseyerek. Sordu: Kafka kimdir? diye sordu. Ben de Kafka’nın harika bir yazar olduğunu söyledim. Garson “Abi merak etme servisimiz güzel” dedi. dedi.

Yaşadığım bu basit olayı düşündüğümde hayata ve ikili ilişkilerimize bir şeyleri gözden kaçırarak baktığımızı fark ettim. Ancak, çok önemli bir mesajdı. Çoğu zaman ayrıntılara dikkat etmedik. İlişkilerimiz farklı değildi. Çoğu zaman iletişim halinde olduğumuz insanları oldukları gibi değil, olmalarını istediğimiz gibi tasavvur ettik. Bu yüzden çok şaşırdık ve sık sık hayal kırıklığına uğradık. Kafka ile Kafka arasındaki fark, Dünya ile Mars arasındaki fark kadar büyüktü. Kafka’dan bir şeyler öğrendim, tıpkı Kafka’dan öğrendiğim gibi…

sevgili uzak

Dün gece yeni tanıştığım bir arkadaşımla gece yarısı canlı caz dinlemek için Köln’den Düsseldorf’a gittim. Caz ve blues’u severdim. Caz, hayatın derinliklerine anlık bir gezidir. Caz, insanın bir anlığına karanlıkta kalan ve ışıkla aydınlanan, insanın içinde bir yerlerde saklı olan renklerin yansımasıdır. Caz, insancıl, spontane, tarafsız ve hayal gücünden yoksun bir yaşam görüşüdür.

Piyano, gitar, trombon ama saksafon olması şart değil… Caz, özünde saksafon demektir. Saksafondan gelen akıcı notalar beni hep etkilemiştir. Bir an için hayata bakmak gibi geliyor. Bu, bir balığın kaygan gövdesine dokunmak ve onu güneş ışığıyla gümüş gibi parıldayan berrak sudan nazikçe yakalamak gibidir.

Modigliani’s Café ilginç bir yer. Kafenin alt katında alçak tavanlı bir ortamda canlı müzik yapılıyor. Tavan dahil her yerde çıkartmalar var. Louis Armstrong, Miles Davis, Liza Minnelli ve diğerlerinin yer aldığı posterler, alana bir derinlik havası verdi. Kapının girişinde gözüme 1997 Yaşar Kemal Barış Ödülü’nün afişi ilişti.

Okul yıllarından beri burada olan mimar arkadaşım burada müzik yapanların amatör olduğunu ama zaman zaman profesyonellerin de müzik yaptığını söylüyor.

Zaten alçak olan tavana değecek kadar uzun olan saksofoncu aslında bir ressamdı. Saksofoncu müziğe ara verirken hemen içkisine ve sevgilisinin dudaklarına yapışır. Buraya gelen insanlar o an hissettikleri gibi müziği yaratıyorlardı ve daha önce hiç birlikte çalışmamış gruplar o anda oluşuyordu. İki saksafon, davul, trombon ve piyanodan oluşan orkestrayı dinlerken soğuk biramızı yudumlarken ritmi ellerimizde yakalayarak, rüzgarda ağır ağır savrulan bir yaprak gibi gevşeyip gevşiyoruz.

Mekanlar insanlar gibidir. Bazı mekanlar kısa sürede insan ruhuyla bütünleşerek insanın iç dünyasını kendine çeker. Bazen bir kafeye, restorana ya da bara girdiğinizde, oraya ilk gelişiniz olsa bile, orası size tanıdık gelir; Sıcak yüzüyle size içtenlikle gülümser. Bilirsin, bazen tanımadığımız insanları tanıdığımız biriyle karşılaştırırız, hepsi bu. Bir mekana girdiğinizde üşüyorsanız, mekanın dekoru sizi rahatsız ediyorsa canınız sıkılacak ve bir an önce orayı terk etmek isteyeceksiniz.

Geç geldiğimiz için program bizim için erken bitiyor. Komşular gürültüden şikayet ettikleri için gece 01:00’de programı durdurdular. Biz de Komşuların kurbanı oluyoruz ve o geceki gösteri biz doyamadan bitiyor. Biraz oturduktan sonra tekrar Köln’e doğru yola çıktık. Modigliani’s Café parlak mavi bir işaretle bizi sessizce gönderiyor. Sokaklar karanlık, eller ayaklar çoktan gitti. Şehirden uzaklaştıktan sonra bile, müzik hala kulaklarımızda yankılanıyor.

Café Cafica, Café Modigliani, Liza Minnelli, Miles Davis, gözlerimin önünde saksafon çalan uzun boylu ressam. Artık sabah yaklaşıyor.

Ertesi gün kafede kahvaltı yapıyoruz. Öğleden sonra zar zor kalkabildiğimiz için arkadaşım işe gidemedi. Menüde sert kahve ve sert sigaradan oluşan “varoluşsal kahvaltı”ya gözlerimizi çeviriyoruz. Ama başka birini tercih ederdik. Ben de gülümsüyorum tabi sabah böyle kahvaltı yapan insan Sartre kaygısına düşüyor. Gülüyorum.

Hayat bazen varoluşsal bir kahvaltıdır. Çok zor, bize hep sıkıntı hissi veriyor. Varlığımızın farkına varmakta zorlanıyoruz. Ama öyle bir zaman gelir ki güneş yeniden kalbimizde parlamaya başlar, yaşadığımız için mutlu hissederiz, küçük şeylerle neşeleniriz. Hayat bu ikisinin toplamıdır: bazen varoluşsal bir kahvaltı, bazen bir ziyafet.

Güneş tam önümüzde olduğu için kahvemizi açık havada yudumluyoruz. Hayatın güzel olduğuna inanıyoruz.

sevgiyle kalın…

Erol Anar

Düsseldorf

27 Mayıs 2002

Not: Yazarın baskısı tükenmiş olan Sen kitabından alınmıştır.

Twitter: @erolanar

Gundem Haberleri

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın

camedy sex bullporn.mobi indian fat women sex video طيز صافيناز beautypornvids.com اب ينيك بنته سكس nangi aurat video indian-porn-movies.net indian school girls x videos nepali girl picture freshpornclips.mobi neha nair nude xxxcom3 collegeporntrends.com kuttywap mobi group fuck gotubexxx.com rashmi gautam hot photos www sex indiyan com porn-tube-home.net sweetsinner xvideos sinuwam na mais recipe pinoyfused.com where to watch mr queen download xnxx vedios kamtube.mobi free download porn videos in hd mayura otomi hentai lushhentai.com 1990s hentai mastrubation boy porniandr.com sreedevi silks cute muslim baby pic hdmovz.mobi hindibluefilm نيك موزه pornozirve.com صور نيك الطيز متحركة سكس ويب كام porno-arab.net تحميل مقاطع سكس قصيرة rehana sultan havazona.info lustest