medyauzmani.com
Kürt kadınları… – Gundem Haberleri – Gündem Haberleri

Kürt kadınları… – Gundem Haberleri

(…)

Uzaktan bir grup kadının bana doğru geldiğini gördüm. Kürt olduklarını kıyafetlerindeki renklerin neşesinden anlıyorum. Bitkileri köklendirmek ve yabani otları toplamakla meşguller. Gelip etrafımda bir daire şeklinde oturuyorlar ve doğruca dinlenmelerini istediğim yere yürüyorlar.

Bu Kürt kadınları eğlenceli oldukları kadar güzeller de. Parlak renklerde giyinirler, başları parlak turuncu bir paltoyla örtülüdür ve cübbeleri yeşil, mor ve sarıdır. Uzun boylular ve başları dik ve uzağa bakarak yürüyorlar, bu da onları çok sevimli gösteriyor. Bronz yüzlerinde yumuşak hatlara, kırmızı çenelere ve genellikle mavi gözlere sahiptirler.

Kürt erkekleri çoğunlukla ben çocukken çocuk odasında asılı duran Lord Kirchner’in renkli resmi gibidir. Kiremit kırmızısı yüz, büyük kahverengi bıyık, mavi gözler, savaşçı, gururlu bir atmosfer!

Dünyanın bu bölgesinde Arap köylerinden çok Kürt köyleri var. Her iki halkın insanları da aynı yaşam tarzına ve aynı dine mensuptur ama Kürt kadını ile Arap kadını asla karıştırılmamalıdır. İstisnasız Arap kadınları sessiz ve çekingendir, onlarla konuştuğunuzda başlarını çevirirler ve size baktıklarında bunu uzaktan yaparlar. Uzaktan yarım gözlere bakarken utangaç bir şekilde gülümserler. Çoğu zaman siyah ve koyu renkli elbiseler giyerler. Hiçbir Arap kadını bir erkeğe cevap veremez. Farklı bir şekilde , Kürt kadınları fikirlerini söylemekten çekinmiyorlar, erkeklerden üstün olduklarından şüphe duymuyorlar! Sabah evden çıkıp ilk buluşmalarıyla şakalaşmaya başlarlar ve günleri çoğunlukla keyifli geçer. Kocalarına karşı çıkmaktan korkmazlar. Kürtlerle hiç uğraşmamış olan Cerablus işçileri şok oldu:

“Saygın bir kadınla kocasının birbirlerine böyle bağırdığını duyacağım hiç aklıma gelmezdi. Utançtan yere yığıldım.”

Bu sabah Kürt kadınlarım beni etkilenmemiş bir ilgiyle inceliyorlar. Hakkımda kötü yorumlar yapıyorlar. Çok arkadaş canlısılar, beni işaret edip gülüyorlar, sonra bana sorular soruyorlar, sonra içini çekiyorlar ve dudaklarını ısırarak başlarını sallıyorlar. Bunlarla bana açıkça şunu söylüyorlar:

Ne yazık ki birbirimizi anlayamıyoruz.

Elbisemin bir ucundan tutup dikkatle inceliyorlar. Kollarımı sıvadılar, çıkıntılarımı gösterdiler. Ben münakaşa karısı mıyım? Başımı salladım. Sonra arka arkaya bir sürü soru soruyorlar ve sonra cevaplarımı anlayamayacaklarını anlayarak gülmeye başlıyorlar. Söylemeye gerek yok, sahip olduğunuz çocuklar ve yaptığınız düşükler hakkında her şeyi bilmek istiyorlar.

Sonra bana topladıkları otların ve yaprakların amacını açıklamaya çalışıyorlar. boş çaba! Başka bir grup gülüyor. Ayağa kalkarlar, gülümserler, arkalarını dönerler ve yine kendi aralarında konuşup gülerler. Bana parlak, canlı renklerden oluşan bir buketi hatırlatıyorlar.. Çamur evlerde, belki birkaç çömlek ile yaşıyorlar ama sevinçleri ve gülümsemeleri o kadar gerçek ve içten ki. Biraz alaycı Rabelais eğlencesiyle yaşamayı eğlenceli buluyorlar. Bu kadınlar güzel, güçlü ve hayat dolu.

(…)”

Agatha Christie,İkinci eş, arkeolog Max Malovan MS 1930’da Irak’ta Ur ileOnlarla, ölümüne kadar süren evliliklerinin ilk yıllarında (1930-1938) daha güneydeki antik Ur ve Nineveh kentine yaptıkları bir gezide tanıştı. Yukarı Habur Havzasında Tell Arbachia, Tell Chagar Bazar, Tell Brak Dışında Tepelerdeki kazılara da birlikte katıldılar. Christie daha sonra Mezopotamya’daki bu kazı yıllarını Gel Bana Nasıl Yaşadığını Anlat olarak tanımladı.

adlı kitabında anlatmıştır. Yukarıdaki metin bu kitaptan bir alıntıdır.

Agatha Christie

http://alinteri.org/

Gundem Haberleri

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın