medyauzmani.com
Dindar ama ahlaksız olmanın kodları – Gündem Haberleri

Dindar ama ahlaksız olmanın kodları

Dindar bir insan nasıl günahkâr olabilir? Allah’a ve ahiret gününe inandığı halde nasıl yalan söyleyebilir, öldürebilir ve hırsızlık yapabilir?

Din temelde ahlakın olgunlaşması için verimli bir zemin sağlar. Tek bir aşkın ve mutlak varlığın gözetimi altında olduğunu bilen bir insanın hayatını daha dikkatli yaşamasını bekleyebilirsiniz. Davranışlarından sorumlu tutulacağını bilen birinin daha dikkatli olması gerektiğini düşünebilirsiniz. Aslında dinini ciddiye alan bir insanın yapması gereken de budur. Barış bu dünyadan edebi olanla geçmeli. Ancak deneyim bize bunun her zaman böyle olmadığını gösteriyor. Dindar insanların ahlakla bağdaşmayan tutumlarını sıklıkla fark ederiz.

neden? Bunun birçok fiziksel, yapısal ve açıklayıcı nedeni vardır. Ben sadece dini yorumlar içinde ahlakın kurduğu tuzaklardan bahsetmek istiyorum. Bu tuzakları fark etmeden ve bunlara karşı harekete geçmeden, daha fazla dindarlık ahlaki sorunu çözmez.

1- Tiranlık: Dini bir yorum size nihai gerçeği sunduğunu iddia ederse, bir tuzağa düşersiniz. Buna inanan herkes, kendisini İlahi İrade’nin dünyadaki temsilcisi olarak rahatlıkla konumlandırabilir. İlahi irade ile bireyin iradesi arasındaki sınır ortadan kalkar. İnsan iradesiyle ilahi iradeyi belirler. Burada bir insana yaptığı hastalıklı ve ahlaksız şeyler, ilahî iradenin bir gereği olarak görülmektedir. Bir savaşçı siviller arasında kendini havaya uçurduğunda veya bir devlet başkanı bir topluluğa zulmettiğinde, aslında kendisini ilahi iradenin bir kulu ve uygulayıcısı olarak görmektedir. İlahi iradeyi gasp etme girişimi de diyebileceğimiz bu tavır, muazzam bir kibir içerir ama bu durumda olan kişi bu kibrin farkına bile varamaz.

2- Ütopya: Dini yorumunuz hayali bir gelecek öneriyorsa, yine bir tuzağın içindesiniz. Bu sadece dini ideolojilerin değil, seküler ideolojilerin de sorunu. Troçki, komünist devrimden sonra hayatını kaybeden milyonları hatırlatırken, “Devrim için ödenecek küçük bir bedel” dedi. İdeal bir gelecek varsaydığınızda, oraya giderken yaptığınız her şeyi haklı çıkarabilirsiniz. Ne de olsa her şeyi “halkın iyiliği”, “İslam dünyası” veya “parlak ve saf bir bahar” için yapıyorsunuz. Böyle bir hedefe koşarken yapılan küçük hatalara dikkat edilmez. Burada insan hayatı araç haline gelir ve ahlak terk edilebilir.

3- Bireyin kaybolması: Aşırı grup odaklı dini yorumlar da etik açıdan sorunlu durumlar üretme potansiyeline sahiptir. Hannah Arendt’in Kötülüğün Sıradanlığı adlı makalesinde belirttiği gibi, grup içindeki bireyin kaybı ile kötülük arasında çok yakın bir ilişki vardır. Ona göre Naziler, birey olamadıkları için bu kötülükleri yaptılar. Kişi emir komuta zinciri içinde düşünme ve değerlendirme yeteneğini kaybeder. Grup, bireyi yutar. Öte yandan, birey grubun davranışlarından sorumlu hissetmez. Burada kötülük sıradan hale gelir. Ayrıca mazlumun sesi grup tınısına giremez. Grup içinde kendini kaybeden bir kişi, itiraz edene kadar zihinsel olarak gruptan çıkamaz. Sadece kendileri için düşünmeye cesaret edenler toplu katliamı önleyebilir. Birey olmayan insan daha kolay şiddet ve ahlaksızlık üretir.

4- Seçim: Ahlaki açıdan sorunlu durumlar üreten dini yorumların bir başka özelliği de seçime yapılan vurgudur. Siz ve sizin gibi düşünenler seçkin bir grupsunuz. “Ülkeye ve dünyaya barış ve düzen” getirecek bir partinin, örgütün veya grubun parçası olursunuz. Yüce bir davanın yükünü taşıyorsun. Bu, seküler gruplarda da gördüğümüz davranış kurallarıdır. Kendinizi böyle ayrıcalıklı bir konuma koyarsanız, grubunuzun dışındakiler ikinci plana düşer. Burada, örneğin istihdam gibi ahlaki olarak haklı tartışmalı durumlar. Ne de olsa siz seçilmişler, bunu kurtarmak istediğiniz kalabalıkların iyiliği için yapıyorsunuz.

5- Belirsizlik: Din yorumunuz size ahlakın bazı temel ilkeleri hakkında ayrıntılı rehberlik sağlamıyorsa, o zaman yine sorun yaşarsınız. Örneğin yalan söylemek haramdır. Ama size yalan söyleyebilecek birçok istisnaya kapı açarsınız ve bir süre sonra istisnalar kural haline gelir. Bugün kendinizi mecbur hissediyorsunuz. Yarın asil bir amaç için yalan söyleyeceksin. Ertesi gün gerçeği kusurlu bir şekilde söyleyerek yalan söyler. Sonra düşman edinir, hayatı “savaş” olarak tanımlarsın. “Savaş hileleri” tabirine dayanarak her türlü yalanı söyleyebilirsiniz. Kölelik, fuhuş, şiddet ve yolsuzluğa zemin bulabilirsiniz. Pişman da olmayacaksın. Bilincini susturdum.

6- Uzay: Bazen dini yorumlamanız, manipülasyon için açık boşluklar bırakır. Örneğin, din yorumunuz kadın hakları konusunda boşluklar içeriyorsa, kadınlara yönelik ahlaksız muameleyi kolayca haklı gösterebilirsiniz. Bir şey söylemek istediğinde susarsın. Bu, modern bağlamda yeterince sistematik ve ayrıntılı çözüm üretilmediğini göstermektedir. Bu güvenlik açıkları istismar ediliyor.

7- Şiddet ve merhamet: Bir başka ilginç mekanizma da şudur. Şiddet ve ahlaksızlık merhamet şeklinde gösterilir. Örneğin IŞİD gibi bir örgüt dindaşlarını iki şekilde öldürüyor. İnsan önce kefaret eder, sonra öldürür. İkincisi ve daha ilginci ise öldürülen Müslümanları temizlediklerine inanılıyor. Yani aslında sizi günahlarınızdan arındırıyor ve “sizi kendi kanınızla temizliyor”. Beğenip beğenmediğiniz umurunda değil. Sana rağmen sana iyilik yapıyor. Verdiğiniz bu hizmeti anlayacaksınız. Burada ahlaksızlık ve şiddet merhamet olarak pazarlanıyor. Bu derece olmasa da bu psikoloji özellikle devlet ve toplum ilişkilerinde Jakoben tiranlığı şeklinde kendini göstermektedir. Can sıkıcı. Havasız.

8- Sistem sorunu: Bireysel yaşamları açısından ideal bir konuma sahip olan bu kişiler, farklılıklarını çözüme kavuşturacak “hukuki ve siyasi” sistemi henüz oluşturamadıkları için mücadele etmek zorunda hissederler. Bu da düzen ve ahlak arasındaki ilişki hakkında daha ciddi düşünmemizi gerektiriyor. Moral destek sistemi de kurulmalıdır. İyi bir şehir planlaması ve kural koyma olmadan insanlardan sadece “trafik kurallarına uymalarını” istemek yeterli değildir. Düzen ve yapı yaratamazsanız, ahlak direnemez. Bu bakımdan iyi insan yetiştirmek için gösterdiğiniz çaba kadar, iyi bir sistem kurmaya da özen göstermek gerekir.

9- Duyguların aşılanması: Diğer bir sorun ise dinin yüksek düzeyde duygu aşılama ile öğretilmesidir. Etik bir mantık meselesidir, duygu meselesi değil. Hayatı rasyonel bir şekilde analiz etmeniz gerekiyor. Aklı öteleyen ve onu “yanıltıcı bir araç” olarak gören din açıklamalarının ahlaktan uzak, çok akılcı bir çaba olduğunu görüyoruz. İçtenlikle yaptığımız hatalar ufkumuzu kaplar.

10- Devlet ve Otorite: Din ile iktidar arasındaki mesafe ortadan kalksa bile din ahlak üretemez. Devletle ilişkisi azalan din, bir araç haline gelir. Devlet zora dayalı düşündüğü için iç dinin mantığına aykırıdır. Din, zayıf ve sivil toplum nezdinde bir ahlak kaynağı iken, gücün yanında yer almaya başlayınca, devletin günahlarına fetva konumuna iner. Din güçle karşılaştığında, birkaç istisna dışında güç her zaman kazanır. Bundan, modern Müslüman toplumların din ve devlet arasındaki ilişkinin hem pratiği hem de teorisi hakkında ciddi olarak düşünmeleri gerektiği sonucu çıkar.

11- Çoğaltma: Karşınızda kara bir düşman hayal ediyorsunuz. Hayatı Dar Al Harb ve Dar Al Solh gibi ikili kategorilerle anlıyorsunuz. Diğer taraf ise “tek gözlü Deccal”, “dış güçlerle işbirlikçi”, “hain”dir. Diğeri o kadar kötü ki onunla ahlaklı olmaya gerek yok. Burada farklı davranış kuralları, diğerine karşı ahlaki sorumluluklardan kurtulmada rol oynar.

Kısacası akıldan ve akıldan uzak, otoriteye yaklaşan, ütopyacı, ikici, elitist, devletçi, muğlak, konformist, aşırı duygusal, sistem kurmaktan aciz din yorumları ahlak üretmekte yetersiz kalmaktadır. Bunlar ahlaka kurulan tuzaklardan bazılarıdır. Bakın Allah’a ve ahiret gününe inansanız bile bu tuzaklara düşebiliyorsunuz. Din ile ahlak arasında yeni köprüler kuracaksak bu tuzakları iyi düşünmemiz ve daha sağlıklı açıklamalar yapmamız gerekiyor. Dini bir sadakat ve itaat kültürüne indirgeyenler, dini ciddi şekilde rencide etmektedirler.

Not: Bu makale ilk olarak Tomorrow’s View’da yayınlanmıştır.

Gundem Haberleri

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın