medyauzmani.com
Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi geçmişi başarılarla dolu – Gündem Haberleri

Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi geçmişi başarılarla dolu

Siirt’te okuduğu şiir nedeniyle 4 ay cezaevinde tutuklu kalan, çıktığında AK Parti’yi kuran, 1994’ten bu yana yarıştığı 12 seçim ile 3 referandumu kazanan Recep Tayyip Erdoğan, 10 Ağustos 2014’te halkın oylarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı seçildi. Siyasi hayatı boyunca vesayet mücadelesi veren Erdoğan, birçok yasağı da kaldırdı.

Rizeli bir ailenin çocuğu olan Recep Tayyip Erdoğan, 26
Şubat 1954’te İstanbul’da doğdu.

Erdoğan, 1965’te Kasımpaşa Piyale İlkokulu’ndan, 1973’te ise
İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldu.

Fark dersleri sınavını vererek Eyüp Lisesi’nden de diploma
alan Erdoğan, üniversite öğrenimini de 1981’de mezun olduğu Marmara
Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’nde tamamladı.

Profesyonel futbolcu olmasını babası engelledi

Spora ve futbola ilgisiyle bilinen Erdoğan, Camialtı ve İETT
kulüplerinde futbol oynadı ancak babası, Erdoğan’ın profesyonel futbolcu
olmasına izin vermedi.

Siyasete ilgisi nedeniyle lise ve üniversite yıllarında
Milli Türk Talebe Birliği öğrenci kollarında aktif görev alan Recep Tayyip
Erdoğan, 1976’da 22 yaşındayken Milli Selamet Partisi (MSP) Beyoğlu Gençlik
Kolu Başkanlığı’na ve aynı yıl MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı’na
seçildi.

Erdoğan, 1978’de aslen Siirtli olan Emine Erdoğan ile
evlendi.

Erdoğan çifti, ikisi kız, ikisi erkek, dört çocuk sahibi
oldu.

Recep Tayyip Erdoğan, 1980’e kadar partideki görevlerini
sürdürürken, siyasi partilerin askeri darbeyle kapatıldığı 12 Eylül 1980
döneminde, özel sektörde bir süre müşavirlik ve üst düzey yöneticilik yaptı.

Siyasete Refah Partisi ile döndü

Refah Partisinin 1983’te kurulmasıyla siyasete geri dönen
Erdoğan, 1984’te partinin Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985’te İstanbul İl Başkanı ve
MKYK üyesi oldu.

Refah Partisi tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı’na aday gösterilen Erdoğan, 27 Mart 1994’teki yerel seçimlerde yüzde
25,19 oy oranıyla seçimi ilk sırada tamamlayarak, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı seçildi.

Erdoğan, 12 Aralık 1997’de Siirt’te vatandaşlara hitap
ederken okuduğu Ziya Gökalp’in “Asker duası” adlı şiiri nedeniyle
yargılandı ve hapis cezasına mahkum edildi.

Aldığı ceza nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı görevine son verilen Erdoğan, 26 Mart 1999’da Pınarhisar Cezaevi’ne
girdi, infaz yasası gereği 4 ay Pınarhisar Cezaevi’nde tutuklu kaldı.

Cezaevinden 24 Temmuz 1999’da tahliye olan Erdoğan, siyasi
çalışmalarına devam ederek, “Erdemliler Hareketi” içinde yer alan
isimlerle, 14 Ağustos 2001’de politik pozisyonunu “muhafazakar
demokrasi” olarak tanımlayan Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AK Parti)
kurdu ve Kurucular Kurulu tarafından AK Parti’nin Kurucu Genel Başkanı seçildi.

Siirt milletvekili oldu

AK Parti, 2002 genel seçimlerinde yüzde 34,6 oy oranıyla,
üçte ikiye yakın Meclis çoğunluğunu alarak, tek başına iktidara geldi.

Siyasi yasağı devam eden Erdoğan, milletvekili olamadığı
için 58. Hükümet, AK Parti Kayseri Milletvekili Abdullah Gül tarafından
kuruldu.

Milletvekilliği adaylığının önündeki engelin yasal
düzenlemeyle kaldırılması sonrasında Erdoğan, 9 Mart 2003’te Siirt’te yenilenen
seçimlerde 22. Dönem Siirt Milletvekili oldu ve TBMM’ye girdi.

Erdoğan, 15 Mart 2003’te başbakanlık görevini Abdullah
Gül’den devralarak, 59. Hükümeti kurdu.

Partisinin başında girdiği üç seçimde de oyunu artırmayı
başaran Erdoğan, AK Parti’nin 22 Temmuz 2007 genel seçimlerindeki yüzde
46,6’lık oy oranıyla 60. Hükümet’i, 12 Haziran 2011’deki genel seçimlerindeki
yüzde 49,8’lik oy oranıyla 61. Hükümet’i kurdu, üç kez başbakanlık koltuğuna
oturdu.

Yerel seçimler…

AK Parti, Erdoğan liderliğinde girdiği 28 Mart 2004 yerel
seçiminde yüzde 40,2, 29 Mart 2009 yerel seçiminde yüzde 38,6, 30 Mart
2014’teki yerel seçimlerde 45,5 ve son olarak 31 Mart 2019’daki yerel
seçimlerde yüzde 44,06 oy aldı.

Anayasa değişikliğine ilişkin 21 Ekim 2007’deki referandumda
yüzde 69, 12 Eylül 2010’daki anayasa değişikliğine ilişkin referandumda da
yüzde 58 oranında “evet” çıktı.

Halkın ilk kez doğrudan seçtiği cumhurbaşkanı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos 2014’te birinci turu
yapılan ve halkın ilk kez doğrudan cumhurbaşkanını belirlemek için sandık
başına gittiği seçimlerde oyların yüzde 52’sini alarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin
12. Cumhurbaşkanı seçildi.

Erdoğan, “Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği
kesilir” hükmü gereği, 27 Ağustos 2014’te yapılan AK Parti 1. Olağanüstü
Büyük Kongresi’nin ardından, “Aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı önce
Allah’a, sonra sizlere emanet ediyorum. Yeniden görüşmek, yeniden kavuşmak umuduyla”
diyerek partisinden istifa etti.

Başkanlık Sistemi

Cumhurbaşkanı mazbatasını 28 Ağustos 2014’te alan ve TBMM
Genel Kurulu’nda yemin ederek görevine resmen başlayan Erdoğan, Çankaya
Köşkü’ne çıktı.

Seçimler öncesinde “Farklı bir cumhurbaşkanı olacağım,
alıştığınız gibi Çankaya Köşkü’ne oturup suya sabuna dokunmadan her türlü
yetkiye sahip olup, sorumluluk üstlenmeyen bir cumhurbaşkanı olmayacağım”
diyen Erdoğan, daha sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak
adlandırılacak Başkanlık Sistemi’ne geçiş için çalışmalar yürüttü.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de destek vermesinin
ardından 16 Nisan 2017’de yapılan referandumda, başkanlık sistemine geçilmesi,
yüzde 51,4 oyla kabul edildi.

979 gün sonra AK Parti’ye döndü

16 Nisan’daki halk oylamasının ardından anayasa değişikliği
ile cumhurbaşkanının parti üyeliğinin önündeki engel de kaldırıldı.

Erdoğan, 2 Mayıs 2017’de, 979 günden sonra kurucusu ve doğal
lideri olduğu AK Parti’ye gelerek üyelik beyannamesini imzaladı ve
“beşinci çocuğum” dediği partisine yeniden üye oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisine üye olmasıyla, Türkiye’de
57 yıl sonra partili cumhurbaşkanlığı dönemi de tekrar başladı.

Erdoğan, 21 Mayıs 2017’deki AK Parti 3. Olağanüstü
Kongresi’nde 1370 delegenin imzasıyla genel başkanlığa aday gösterildi ve AK
Parti Genel Başkanlığı görevini Başbakan Binali Yıldırım’dan devraldı.

Türkiye, 24 Haziran 2018’de, hem cumhurbaşkanı hem de
milletvekili seçimi için ilk kez aynı gün sandık başına gitti.

Yüzde 52,38 oy alan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin
ilk Cumhurbaşkanı seçildi.

Yeni sistemde, 26 olan bakanlık sayısı 16’ya indirildi. Bazı
bakanlıklar birleştirildi, Cumhurbaşkanlığına bağlı 9 politika kurulu ve 4 ofis
oluşturuldu.

Vesayet odaklarıyla mücadele

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi hayatı boyunca laiklik
tartışmaları, siyasette askerin rolü ve devlet içindeki vesayet odakları
nedeniyle çıkan krizlerle de karşı karşıya kaldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için 27 Nisan 2007’de TBMM’deki ilk
oylamanın ardından gece yarısı Genelkurmay Başkanlığının internet sitesine bir
bildiri konuldu.

Milli iradeyi hedef alan ve Türk demokrasi tarihinde
“e-Muhtıra” olarak yerini alan bildiriye, Erdoğan başbakanlığındaki
AK Parti hükümetinden çok sert karşı açıklama geldi.

Dönemin Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek tarafından kamuoyuna
duyurulan açıklamada, Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin “hükümete karşı
bir tutum olarak algılandığı” vurgulanarak, Başbakanlığa bağlı bir kurum
olan Genelkurmay Başkanlığının, herhangi bir konuda hükümete karşı ifade
kullanmasının, demokratik hukuk devletinde düşünülemeyeceğine dikkat çekildi.

Kapatma davası

AK Parti hakkında, o dönem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
görevinde bulunan Abdurrahman Yalçınkaya tarafından hazırlanan, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da arasında bulunduğu 71
kişiye 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesini ve partinin kapatılmasını
içeren iddianame, 14 Mart 2008’de Anayasa Mahkemesine sunuldu.

Yüksek Mahkeme, 31 Mart 2008’de iddianameyi kabul etti.

Anayasa Mahkemesinin iddianameyi kabul etmesinin ardından
dava, 30 Temmuz 2008’de karara bağlandı.

Kapatma talebi, 5’e karşı 6 oyla reddedildi.

MİT krizi

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hükümete yönelik
operasyonlarından sayılan MİT krizinde, dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı
Sadrettin Sarıkaya, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu
istihbarat görevlilerini, 7 Şubat 2012’de ifadeye çağırdı.

Durumdan haberdar olan Başbakan Erdoğan’ın müdahalesiyle
Fidan savcılığa ifade vermeye gitmedi.

Daha sonra MİT görevlilerinin soruşturulması izninin,
Başbakanlığa verilmesine ilişkin yasal düzenleme yapıldı.

FETÖ’nün emniyet ve yargıya yönelik darbe girişimi: 17-25 Aralık 

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından FETÖ firarisi
olarak aranan, dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Celal Kara tarafından 17
Aralık 2013’te bazı bakan çocukları, iş insanları ve banka genel müdürlerinin
de arasında bulunduğu kişiler hakkında açılan soruşturma, Türkiye için dönüm
noktalarından biri oldu.

Kanuna aykırı yürütülen soruşturmada, 25 Aralık 2013’e kadar
birçok dinleme kararı verildi.

Haklarında soruşturma yapılması kanunen izne tabi olan veya
mümkün olmayan başbakan, bakan ve üst düzey devlet idarecileri hukuka aykırı
dinlenerek, isimleri, şüpheli olmadıkları dosyaya eklendi.

Soruşturmanın ikinci dalgası ise 25 Aralık 2013’te yaşandı.

Terörle bağlantısı olmayan soruşturmada, FETÖ mensubu
polislerce fezleke hazırlandı.

Fezlekede, bazı iş insanlarının terör örgütünün finansörü
gibi gösterildiği, Başbakan ile MİT Müsteşarı’nın da bu kişilerle irtibata
geçtiği algısı yaratıldı.

FETÖ’nün 17-25 Aralık’taki kumpası, kısa bir süre sonra ters
tepti.

Emniyet ve yargıdaki FETÖ üyeleri meslekten uzaklaştırıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca görevlendirilen yeni
savcılar, FETÖ üyelerinin yaptığı 17 ve 25 Aralık kumpas soruşturmasında
takipsizlik kararı verdi.

15 Temmuz hain darbe girişimi

Emniyet ve yargı içindeki mensuplarıyla 17-25 Aralık kumpas
soruşturmalarını yürüten FETÖ, gerçek yüzü ortaya çıkınca bu kez kendisini
durdurmak isteyen hükümete karşı darbe girişiminde bulundu.

FETÖ’nün suikast timi, Muğla’nın Marmaris ilçesindeki bir otelde
ailesiyle konaklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef aldı ancak
Erdoğan ve ailesi, güvenli şekilde otelden ayrılarak İstanbul’a döndü.

FETÖ’nün, TSK’daki üniformalı teröristleri aracılığıyla
yürüttüğü 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
“Milletimizi, illerimizin meydanlarına, havalimanlarına davet
ediyorum” yönündeki çağrısının ardından akamete uğradı.

Vatandaşların, tankların önüne geçerek demokrasiyi
sahiplenmesi, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket
Partisinin ortak hareket ederek milli iradeye kasteden teröristlere karşı
demokrasinin yanında yer almasıyla darbe girişimi engellendi.

Başörtüsü yasağını kaldırdı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Şubat postmodern darbesi ile
uygulamaya alınan imam hatip liseleri ve meslek lisesi mezunlarının
üniversiteye girmelerini zorlaştıran katsayı uygulamasının da kaldırılmasını
sağladı.

Erdoğan’ın talimatı üzerine, YÖK Genel Kurulunca 2009’da
katsayı uygulamasına son verilirken, başörtülü vatandaşların eğitim, iş ve
sosyal hayatında uzun süre mağduriyet oluşturan başörtüsü yasağı da yasal ve
idari düzenlemelerle kaldırıldı.

Üniversite öğrencileri başörtüleriyle okullarına, kamu
çalışanları da işlerine gidebildi.

Ayasofya’yı ibadete açtı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’un fethinin
sembolü olan Ayasofya Camisi’nin yeniden ibadet açılmasını sağladı.

Bakanlar Kurulu’nun, Ayasofya Camisi’nin müzeye
dönüştürülmesine ilişkin 1934 yılında almış olduğu kararın, Danıştay tarafından
iptal edilmesinin ardından Erdoğan, Ayasofya’nın Diyanet İşleri Başkanlığına
devrini ve ibadete açılmasını öngören Cumhurbaşkanlığı Kararı’nı imzaladı.

Ayasofya’nın 86 yıl sonra ibadete açılmasına yurt dışından
gelen tepkileri eleştiren Erdoğan, “Ayasofya’nın bu süreci bizim iç
egemenlik meselemizdir. Bizim iç egemenlik meselemizle alakalı da kimsenin
herhangi bir müdahalede bulunması söz konusu olamaz.” ifadesini kullandı.

Türkiye’yi şaha kaldıran projeler

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurduğu hükümetler, ulaştırma ve
enerji başta olmak üzere birçok alanda mega projelere imza attı.

Ulaştırmada, İstanbul Havalimanı, Marmaray, 1915 Çanakkale
Köprüsü, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, İstanbul-İzmir
Otobanı ve Kuzey Marmara Otoyolu yapıldı.

“Milli enerji” hamlesi kapsamında, Türkiye ilk kez
yerli sondaj gemileri ile denizlerde petrol ve doğal gaz arama çalışmaları
başlattı. Karadeniz’de 710 milyar metreküp doğal gaz keşfedildi.

Yapımı hala devam eden Akkuyu Nükleer Santrali’nin temeli
atıldı, boru hattı projeleri hayata geçti.

Erdoğan, koronavirüs salgını ile 11 ili etkileyen ve asrın
felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerde,
kapasitesiyle sağlık alanında oluşabilecek zafiyetin önüne geçen şehir
hastanelerinin mimarı oldu.

Dünyanın takdir ettiği savunma sanayisi

Türk savunma sanayisinde, güvenlik güçlerinin ihtiyaç
duyduğu ürünlerdeki yerlilik oranının artırılması, muharebe ortamına
hazırlanılması amacıyla çalışmalar başlatıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanan Savunma Sanayii
İcra Komitesi’nde alınan kararlarla savunma sanayisi ürünlerinde yerlilik oranı
yüzde 20’den yüzde 80’e çıkarıldı.

Bu dönemde, yerli ve milli uçaklar, İHA ve SİHA’lar,
füzeler, hava savunma sistemleri, helikopterler, savaş gemileri üretilerek,
Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edildi.

Birçok yerli savunma sanayisi ürünü ilk kez farklı ülkelere
ihraç edildi.

“Dünya 5’ten büyüktür”

Birleşmiş Milletler’in, 2. Dünya Savaşı sonrası
adaletsizliği ortadan kaldırmak, krizlere çözüm üretmek amacıyla kurulduğunu
hatırlatan Erdoğan, 2013’teki BM Genel Kurulu’nda, veto hakkı bulunan 5 daimi
üyeye atıfla ilk kez “Dünya 5’ten büyüktür” ifadesini kullandı.

Erdoğan, daimi üyeler ABD, Rusya, Çin, Fransa ve
İngiltere’nin, BM’yi etkisizleştirdiğini belirterek, Birleşmiş Milletler’in
yapısının değiştirilmesi gerektiğini sürekli dile getirdi.

Erdoğan, siyasi hayatı boyunca BM Genel Kurulu, G20 ve
Avrupa Birliği zirveleri başta olmak üzere çok sayıda uluslararası toplantıda
Türkiye’yi temsil etti.

Bu uluslararası zirvelerde küresel sorunlara farklı bakış
açıları getiren Erdoğan, zaman zaman çıkışlarıyla dünya gündeminin ön
sıralarında yer aldı.

“One minute” çıkışı

İsviçre’nin Davos kasabasında 29 Ocak 2009’da yapılan Dünya
Ekonomik Forumu’ndaki “one minute” çıkışı, Erdoğan’ın siyasi
hayatının önemli anlarından biri oldu.

Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’le katıldığı
“Gazze: Orta Doğu’da Barış Modeli” başlıklı panelde gösterdiği bu
tepki sonrasında Davos zirvelerine bir daha katılmadı.

Azerbaycan’a destek verdi, zaferde kilit rol oynadı 

Erdoğan, başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde sadece
Türkiye’de değil, farklı bölgelerde çözüm bekleyen sorunlarda, liderliğiyle
arabulucu rol üstlendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 yıldır Ermenistan’ın
işgali altında bulunan Karabağ topraklarının kurtarılması için Azerbaycan’a destek
verdi, Azerbaycan’ın 2. Karabağ Savaşı’ndaki haklı mücadelesini uluslararası
kamuoyuna duyurdu.

Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu oldu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile Ukrayna arasında 20 Şubat
2022’de başlayan savaşın sona erdirilmesi için büyük çaba sarf etti.

Savaşın taraflarını pek çok kez müzakere masasında
buluşturan, Ukrayna ve Rusya devlet başkanlarını barış masasına getirmek için
çaba gösteren Erdoğan, bu dönemde her iki ülke lideriyle de görüşebilen tek
lider olarak ön plana çıktı.

İstanbul’da yapılan toplantılarda Erdoğan, Rusya, Ukrayna ve
Birleşmiş Milletler ile Karadeniz’de tahıl koridorunun inşa edilmesini
sağlayarak, küresel çapta yaşanabilecek gıda krizinin çözümüne büyük katkı
sağladı.

Tahıl koridoru anlaşması dolayısıyla, ABD, İngiltere,
Fransa, İtalya başta olmak üzere birçok ülkeden Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’a tebrik ve teşekkür mesajı yayınlandı.

Terörle mücadele

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede, terörü kaynağında
yok etmek ve savunma yapmak yerine taarruzu merkeze koydu.

Bu kapsamda başkomutan olarak Türkiye’nin sınır güvenliğini
sağlamak amacıyla terör örgütü DEAŞ ve PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye karşı
sınır ötesi operasyonlar düzenlenmesi talimatını verdi.

Suriye’nin kuzeyine 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı, 20
Ocak 2018’de Zeytin Dalı, 9 Ekim 2019’da Barış Pınarı, 27 Şubat 2020’de de
Bahar Kalkanı harekatları düzenlendi.

Ayrıca terörle mücadele kapsamında, Irak’ın kuzeyindeki
teröristler de hedef alındı.

“Bir gece ansızın gelebiliriz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, operasyonların zamanlamasına
yönelik sorulara verdiği, “Bir gece ansızın gelebiliriz” yanıtı
hafızalara kazındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika kıtası ile ilişkilerin
geliştirilmesini, çok boyutlu dış politikanın temel ilkelerinden biri olarak
benimsedi.

Bu dönemde Türkiye, tarihi tecrübesini, toplumsal, siyasal
ve kültürel birikimini, sahip olduğu olanak ve kaynakları, Afrika ülkeleriyle
“kazan kazan” çerçevesinde ve karşılıklı yarar temelinde paylaştı.

2002 yılında sadece 12 büyükelçilik bulunan Afrika’da,
faaliyet gösteren büyükelçilik sayısı 2022 yılında 44’e yükseldi.

Afrika ülkeleriyle ticaret hacmi, 35 milyar dolar seviyesine
ulaştı.

En son üçüncüsü düzenlenen Türkiye-Afrika Ortaklık
Zirvesi’yle ilişkiler sürdürülebilir bir mekanizmaya kavuşturuldu.

“O ziyaret Doğu Afrika’nın kaderini değiştirdi”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2011’de, eşi Emine Erdoğan’la,
kalabalık bir heyetle, son 60 yılın en büyük açlık felaketinin yaşandığı
Somali’yi ziyaret etti.

Erdoğan, Somali’deki temasları ile bölgedeki insani krize ve
kıtlığa dünya kamuoyunun dikkatini çekti.

Erdoğan, daha sonra bu ziyareti, “O ziyaret Doğu
Afrika’nın da kaderini değiştirdi. Bir halkın küllerinden yeniden doğabildiğini
dünyaya gösterdik” sözleriyle değerlendirdi.

Erdoğan, ortak bir dil, kültür ve dayanışma temelinde inşa
edilen, bugün ise bölgesel ve uluslararası işbirliğinin etkin bir teşkilatı
olan Türk Devletleri Teşkilatı’na ayrı önem verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dönem başkanı olduğu 2021 yılında
İstanbul’da yapılan zirvede, Türk Konseyi olan mekanizmanın ismi Türk
Devletleri Teşkilatı olarak değiştirildi.

Bu toplantıda, 2040 yılı için Türk Dünyası Vizyonu adıyla
stratejik bir belge kabul edildi.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın