"Enter"a basıp içeriğe geçin

Anayasa Mahkemesi, işçinin yazışmalarından dolayı işten çıkarılmasını hak ihlali olarak değerlendirdi.

Anayasa Mahkemesi, bir meslektaşıyla yaptığı yazışma nedeniyle işine son verilen kişinin başvurusunda özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Anayasa Mahkemesi, işçinin yazışmalarından dolayı işten çıkarılmasını hak ihlali olarak değerlendirdi.

İşveren, işçinin özel bir şirketteki iş arkadaşıyla yaptığı yazışmaları cep telefonundan kontrol etti.

Buna göre, iş sözleşmesi yazışmaların içeriğine dayanılarak feshedilmiştir.

İşçi, feshin haksız olduğunu iddia ederek, durumun çözülmesi için mahkemeye başvurdu.

dava reddedildi

Davacı yeniden işe alım davası açmış ancak mahkeme davayı reddetmiştir.

Buna göre davacı, özel hayata saygı hakkı ve haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.

Yargıtay, başvuruyu incelerken, özel hayata saygı hakkı ve haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.

Anayasa Mahkemesi de bir çalışanın yazışmalarından dolayı işten çıkarılmasını 1 numaralı hakkın ihlali olarak değerlendirdi.

Personele bilgi verilmesine karar verildi.

Kararın gerekçesine dayanılarak ve Anayasa Mahkemesi kararında, “Demokratik bir toplumda, temas kontrolü ve kişisel verilerin işlenmesi süreci şeffaf bir şekilde gerçekleşmeli ve bunun gereği olarak çalışanlar, işveren tarafından süreçten önceden bilgilendirilmelidir.” Yargı sağlandı.

Aşırı kısıtlamaya veya müdahaleye izin verilmemelidir.”

İşverenin işçinin temel hak ve özgürlüklerine müdahalesinin ulaşılmak istenen amaçla ilgili ve bu amaca uygun olması gerektiğine ilişkin kararda, Aşırı kısıtlamaya veya müdahaleye izin verilmemelidir.” Veriler dahildir.

Başvuranın cep telefonundan yaptığı yazışmaların kontrol edilmesi, özel hayatına ve iletişim özgürlüğüne haksız bir müdahale teşkil etmesine rağmen, açtığı işe iade davasında böyle bir kararın alınmadığı kararda teyit edilmiş ve teyit edilmiştir. İşvereninin yazışmalarını yasadışı yollardan elde ettiğini iddia etti.

İletişim araçlarını kontrol edecek bir organizasyonun olmadığı kaydedildi.

“4857 Sayılı Kanun’da işçinin kullandığı iletişim araçlarının işveren tarafından denetlenmesine ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmadığına dikkat çekildi.” Kararın belirtilmesine yer verilen kararda, talebe konu kazada başvurucu ile meslektaşı arasında geçen iletilerin işveren ve çalışanları hakkında özel görüşler içerdiği ve içerikte bazı aşağılayıcı ifadelere yer verildiği belirtildi. .

“İletişim özgürlüğünün ihlal edildiğinin tespiti gerekir.”

Yargıtay’ın daha önce benzer başvurularda aykırı kararlar verdiğinin belirtildiği kararda şu ifadelere yer verildi: “Mesaj programlarının kişisel olarak da kullanılabileceği düşünüldüğünde, başka bir kişinin cep telefonunun kontrolünü ele geçirerek bir başvurucunun mesajlarını ele geçirmenin, başvurucunun özel hayatının ve yazışmalarının gizliliğinin korunması yönündeki makul beklentilerine aykırı olduğu açıktır.

Mahkeme, başka bir kişinin cep telefonuyla yapılan yazışmaların ne şekilde incelendiği, mesajların içeriklerinin fesih sebebi olarak kabul edilip edilmeyeceği ve başvurucunun özel hayatına ve iletişimine etkisi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunmadı.

Özel hukuk ticari ilişkilerinden doğan uyuşmazlığı yukarıda açıklanan gerekçelerle karara bağlayan İlk Derece Mahkemelerinin yukarıda belirtilen anayasal güvenceleri dikkate alarak dikkatli bir yargılama yaparak pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği de anlaşılmıştır. başvurucunun özel hayata saygı hakkı, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan bir hak olup, Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınmış olup, haberleşme özgürlüğünün ihlaline karar verilmesi gerekir.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir